9 Kasım 2020 Pazartesi

En İyi Kurt Resmi *2020

  Kurt avrasya ve kuzeye doğru canis cinsinden iri bir memelidir.Kurt resmi çizimi aslında kolay olmakla beraber zordurda.Türklerin Nişanesi olarakta bilinir.Özellikle boz kurt resmi ve Uluyan Kurt Resmi.

En güzel kurt resmi sayfamızda bulabilir göz atabilirsiniz.Sizler için tüm kurt resimlerini ekliyor olucağım beğeninize sunarım.

Hepsi ve daha fazlası için lütfen takip etmeyi unutmayın.




29 Haziran 2020 Pazartesi

Ağaç Ev Sohbetleri #45

Herkese yeniden merhaba. Ağaç Ev Sohbetleri son hızla devam ediyor. 45. haftadayız ve bu haftada da çok güzel bir konu ile ilgili konuşacağız.

Bu etkinlikte siz de söz sahibi olabilirsiniz. Tartışmak istediğiniz veya herhangi bir konuda farklı görüşleri merak ediyorsanız, katılın derim! Blog sayfanızın içeriği farklı olabilir ama genel ortak bir katılımla farklı görüşleri okumak, tanımadığımız blog arkadaşlarımızı veya yeni katılanları tanımak aracılığıyla bu etkinlikte tanımış olacağız. Bir nevi kalabalıktan kaçıp, bir ağaç evde toplaşıp sohbet etmek. Haftanın sonunda da konuyla ilgili içerik yazan bütün bloggerların linki Kayıp Fısıltı aracılığıyla paylaşmış olacak. Böylece bu etkinlik unutulmayacak. Şimdiden iyi okumalar...

Bir sonraki hafta için konu önerim; K-Pop hakkında neler düşünüyorsunuz? Dinlediğiniz herhangi bir grup var mı?  Peki favori bir şarkınız da var mı? Özellikle de ülkemizdeki K-Pop ön yargısını nasıl buluyorsunuz?

Bu haftanın konusunu da Bir Yıldızın Hikayesi belirledi: Paylaştıkça çoğaldığınıza, verdikçe aldığınıza inanıyor musunuz? Verme eylemini sadece maddesel değil manevi açıdan da (sokak hayvanlarına su vermek, bir bilgi kırıntısını, hatta bir gülümsemeyi paylaşmak da olabilir) değerlendirdiğinizde en son neyi verip neyi almış olabilirsiniz? Bu konuyla ilgili bir farkındalığınız oluştu mu?

Çok güzel bir soru bence. Paylaştıkça çoğalır gerçekten de öyle. Ama bu bazen oluyor bazen de olmuyor. Bu kısımda kişi de çok önemli. Bir Yıldızın Hikayesi'nin de dediği gibi insan nüfusu artıyor ve maalesef elimizdekiler yeterli değil. İnsanoğlu her geçen gün bencilleşmeye ve görgüsüzlüğe doğru gidiyor. Elinde varsa bile yeniden alıyor. Fakat dünyanın öbür ucunda açlıktan ölen çocuklar da var. Bu kadar dengesiz dünya maalesef...

Açıkçası ben paylaştığımı kat ve kat alıyorum. Yani şöyle, ben birisine yardım ettiğim de gün geliyor başka birisi de bana yardım ediyor. Ben şuna inanıyorum, ne yaparsan yap hepsi sana geri dönüyor. İyisiyle ve kötüsüyle. Siz de öyle düşünüyor musunuz? Bilmiyorum fakat bana öyle geliyor. Aslında bir gülümseme bile çok değerli.

Küçücük şeyler bile çok değerli benim için. Gülümsemek dünyanın en talı şeyi! Bir gülümseme bile vücuda yaptığı etki bile şaşırtıcı. Bir belgeselde de değinilmişti. Gülümsemek birçok hormonun salgılanmasında ve vücudun yenilenmesi gibi pek çok görevde yer alıyor. Ve bunu gerçekleştirmek çok kolay.

Evet bu konuda farkındalık oluşturmak da çok önemli. Özellikle de ben bu konuda Farkındalık Kuşağı adı altında bir yazı da paylaşmayı planlıyorum. Çünkü ne kadar verirsen o kadar da karşılığını alırsın. Kendinize çok iyi bakın, kitapla kalın!

25 Haziran 2020 Perşembe

Neden Harlan Coben Okumalıyız?

Herkese yeniden merhaba. 1 Soru 1 Cevap bölümümüze hoş geldiniz! Bu haftanın konuğu Harlan Coben. Bu etkinlikte bir sürü yazar ve şair olacak. Ve sizlerin görüşleriyle devam ettireceğiz. ''Neden Harlan Coben Okumalıyız?'' sorusuna cevaplarınızı bekliyorum.

Eğer yazarın hayat hikayesini ve çıkan yeni kitaplarının tanıtımlarını merak ediyorsanız kelime-bul'da her şeyi bulabilirsiniz. Yazarlar bölümünden istediğiniz yazarın biyografisine kolayca ulaşabilirsiniz. Harlan Coben'i hiç okumadıysanız kesinlikle bir kitabını okumanızı tavsiye ederim. İlk 10 sıralamamda ilk beştedir kendisi. Kurgusu, karakterleri ve olayın akışını çok güzel ilerletebilen nadir yazarlardan birisi bence. Benden söylemesi...

Benim de bu soruya cevabım şöyle: Gizem, gerilim ve heyecanı doruklarda yaşamak onun kitaplarının bir inancı. Her Coben kitabında bunu yaşamamak mümkün değil. Coben ile gizemlerin perde arkasını görmek, çözülemeyen dosyaları yeniden açmak ve karanlığın içinden doruklara çıkmak inanılmaz! Sanki bir Sherlock kitabı. Kendinizi geceleri denizi rahatsız eden bir fenermiş gibi hissedeceksiniz.

Peki sizler? Yorumlarınızı ya da önerilerinizi aşağıya bizlerle paylaşabilirsiniz. Kendinize çok iyi bakın, kitapla kalın!

23 Haziran 2020 Salı

Fantastik Türünde Bir Kitap | Yaz Boyu Edebiyat Etkinliği

Herkese yeniden merhaba. Şu an gerçekten çok rahatım. Çünkü kardeşim Aleyna bu sene LGS sınavına girecekti. Sanki ben giriyormuşum gibiydi bu yıl. Üstelik ben böyle sınavlarda çok stresli olan tarafım. Ama bizi çok sevindirdi. En önemlisi de emeklerinin yani bir yıl çalışmanın emeğini sınavda verdi. Canım kardeşim! Merak edenler için söylüyorum yeniden Blogger dünyasına geri dönüyor. Hatta yeni bir blog sayfasıyla beraber. Bir Garip Korefan adıyla! Şu an o blog sayfasını ziyaret edebilirsiniz. Yani bu yaz ve önümüzdeki günler dopdolu geçecek!

Azkaban Firarisi'nin etkinliği olan Yaz Boyu Edebiyat Etkinliğimizin 4. haftasındayız. Önceki konuları okumak istiyorsanız buraya tıklayabilirsiniz. Sorularınız veya önerileriniz varsa yorumlar bölümünden bizlerle paylaşabilirsiniz.

Bu haftanın konusu da Fantastik Türünde Bir Kitap. Açıkçası fantastik türde olan kitapları okumayı pek sevmem. Harry Potter hariç pek fantastik kitabımda kitaplığımda yoktur. Harry Potter'ın da bir seri olarak kitabı elimde olmadığından dolayı yerine Köpek Kalbi'ni seçtim. Hem fantastik türde hem de dönemin eleştirisini çok iyi bir şekilde yapan bu eşsiz kitabı sizlere sunmak istedim. Kitap ile ilgili ayrıntılı incelemelerimi buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.

Kitap genel olarak dönemin eleştirisinden çıkan bir eser diyebiliriz. Mihail Bulgakov daha çok Genç Bir Doktorun Anıları adında eseriyle de tanıyabilirsiniz. Çünkü en çok okunan kitapları Köpek Kalbi, Usta ve Margarita ve Genç Bir Doktorun Anıları. Yazarın ilk kez kitabını okudum ve çok hoşuma gitti. Kelimeleri, olaya bakış açısı ve bu bakış açısının karakterlere yansıtması gerçekten çok etkileyiciydi. Sanki bir ayna görevi işliyordu kendisi. Okuyanlar varsa dediğimi anlayabilirler. Peki siz bu yazarın herhangi bir kitabını okudunuz mu? Eğer okuduysanız veya kitap önerileriniz varsa bizlere yorumlar bölümünde görüşlerinizi paylaşabilirsiniz. Aşağıda da kitabın içinde bulunan ''best'' alıntıları paylaştım. Kendinize çok iyi bakın, kitapla kalın!

Şunu anlayın ki, asıl korkunç olan artık köpek kalbi değil, insan kalbi taşıması.

Biliyor musunuz kliniğimde otuz kere gözlem yaptım. Ne sonuca vardım dersiniz? Gazete okumayan hastalar kendilerini harika hissediyordu. 

Kafanızın içinde biraz olsun beyin varsa, isteseniz de istemeseniz de okumayı öğreniyorsunuz. 

Tatlılıkla. Canlıları ancak tatlılıkla yola getirebilirsin. Aklen, bu kadar geri kalmış yaratıkları, kuvvete baş vurarak ele geçiremezsin. 

Bilim, daha hayvanlardan insan yapacak kadar ilerlemedi. Deneyler yapılıyor, ama gördüğünüz gibi, tam bir başarı elde edemedik... 

İnsan olsun, hayvan olsun, kaba kuvvetle hiç bir şey elde edilmez. 

22 Haziran 2020 Pazartesi

Ağaç Ev Sohbetleri #44

Herkese yeniden merhaba. 44. haftadayız Ağaç Ev Sohbetleri'nde! Hızlı ve çok eğlenceli geçiyor bence. Özellikle de bu hafta Kayıp Fısıltı'dan gelen konuyla daha da özelleşecek.

Bu etkinlikte siz de söz sahibi olabilirsiniz. Tartışmak istediğiniz veya herhangi bir konuda farklı görüşleri merak ediyorsanız, katılın derim! Blog sayfanızın içeriği farklı olabilir ama genel ortak bir katılımla farklı görüşleri okumak, tanımadığımız blog arkadaşlarımızı veya yeni katılanları tanımak aracılığıyla bu etkinlikte tanımış olacağız. Bir nevi kalabalıktan kaçıp, bir ağaç evde toplaşıp sohbet etmek. Haftanın sonunda da konuyla ilgili içerik yazan bütün bloggerların linki Kayıp Fısıltı aracılığıyla paylaşmış olacak. Böylece bu etkinlik unutulmayacak. Şimdiden iyi okumalar...

Bu haftanın konusunu da Kayıp Fısıltı belirledi: Evcil hayvanınız var mı ya da hiç oldu mu? Bu hayvanı kendinize yoldaş olarak seçmenizin amacı neydi? Onunla bir anınızı paylaşın, resmi varsa onu da paylaşabilirsiniz. Eğer yoksa sadece diğer soruları cevaplandırabilirsiniz. Vahşi bir hayvanı evcilleştirebiliyor olsanız bu hangisi olurdu ve neden? Son olarak da evcil hayvan satışı ve alımı hakkında ne düşünüyorsunuz, sizce bu doğru mu?

Hayvanları çok severim. Özellikle de köpek ve kedileri. Evet bir evcil hayvanım oldu. Papağanlarla mücadele ondan sonra muhabbet kuşuyla ilgili maceralarımız oldu. Özellikle de şunu öğrendim; kafesli hayvanlar almak gerçekten çok zor. Onun bakımı, kafesin bakımı derken bazen onunla ilgili zaman geçirmeyebiliyorsunuz.

Bu İpek. İlk defa bir canlıyı eve almıştık. O günü çok iyi hatırlıyorum. Heyecanlıydım! Özellikle de özel bir papağan türüydü; Erikbaş. Ama bizimkisi biraz aksiydi. Gagası muhteşem sivriydi. Hatta bir komşumuzun elini çizmişti. Fakat hiçbir zaman bana karşı bir şey yapmadı. Örneğin kardeşime çok sinirlenebiliyordu. Bir taraftan diğer tarafa yakalamak için koşuyordu resmen. Ama hiçbir zaman bana öyle davranmadı. Bunu şöyle kabullendim; aramızda bir bağ vardı. Sahiplendiğimiz bütün hayvanlarda benim aramda böyle bağlar hep kuruluyor. Ve bu duyguyu çok seviyorum. Fakat maalesef bir akşam üstü hayata gözlerini yumdu. Aslında o gün öldüğünde hiçbir şeyi yoktu. Akşam hareket etmemeye başladı, gözlerini zar zor açıyordu ve bize veda etti. O günü hiç hatırlamak istemiyorum açıkçası. Çok zordu hatta o gün hiç uyuyamamıştım. O acı gerçekten tarif edilemez.

Bu da Nazlı. Aslında Nazlı bir sokak köpeği. Eskiden oturduğumuz sitenin önünde bekçi gibi bizi koruyordu. Hiç ayrılmazdı bizden. Hatta bizi okula kadar da götürüyordu. Nazlı ile ilgili hiç unutamadığım anı ise şu; Bir gün yine okula gideceğimiz sırada Nazlı bizi uzaklardan gördü ve o hızlı çevik hareketleriyle bizi selamlamıştı. Karşımızdan da tam olarak İnkılap öğretmenimiz geçiyordu. Ona bir hızlı koştu ve öyle bir havladı ki adam yerinden sıçradı. Özellikle de Nazlı motorculara ve eğer biz yanındaysak bizi korumak amaçlı herkese havlıyordu. Gerçekten çok korumacı bir köpekti. Bir sokak köpeği olmasına rağmen sıcacık bir kalbi vardı ve bir o kadar da yaşlıydı. Biz oradan taşınınca gerçekten onu çok özlüyordum. Hala da özlüyorum. Orada oturan komşularımızdan bir gün onun öldüğünü duymuştuk. Özellikle de ben bağ kurduğum için canımı çok yakmıştı. İşte bu yüzden bir daha hayvanlarla bağ kurmamaya karar verdim fakat ben bunu maalesef gerçekleştiremiyorum.

Aslında İpek'ten sonra ne papağanlar ne muhabbet kuşları geldi. Onların fotoğraflarını bulamadım maalesef. Ama onlar da göçüp gitti. Bu yüzden hiçbir zaman kafeste yaşayan bir canlı sahiplenmeyeceğim. Size de tavsiye ederim açıkçası. Çünkü onların başına bir şey geldiğinde özellikle de kafeste yaşayan canlılarda çok hastalığa yakalanabiliyorlar.

Eğer bir vahşi hayvanı evcilleştirebilseydim o kesinlikle aslan olurdu. Biraz absürt oldu fakat çok tatlılar. Tabi belgesellerde. :) Son soruya gelecek olursam da hayvan satın alınmaz sahiplenilir kısmını paylaşırım. Çünkü onlar mal değil. Onların da bir kalbi var. O yüzden satın alma, sahiplen! Kendinize çok iyi bakın, kitapla kalın!

18 Haziran 2020 Perşembe

Unutulmuş Düşler

Herkese yeniden merhaba. Birkaç ay önce Stefan Zweig serisiyle ilerliyordum. Sıkılmamak için birkaç kitabını bırakmıştım. Unutulmuş Düşler de bu kitaplardan birisi.

Her zaman diyorum ki klasiklerin bir okunma zamanı vardır. Her zaman da savunurum. Örneğin ben bu kitabı birkaç yıl önce okusaydım kesinlikle kitabın içerisindeki ince dokunuşları anlayamazdım. Bu yüzden klasik okumaya meraklı olan küçük arkadaşlarıma buradan sesleniyorum; geç değil, sadece zamanı bekleyin. İnanın bana hiç pişman olmayacaksınız, aksine iyi ki bu eşsiz kitabı daha sonra okumuşum diyeceksiniz. Bana göre bu genelleme bütün klasikler için geçerli. Peki sizler klasik kitaplara nasıl başladınız? Genç arkadaşlarımıza önerileriniz neler? Yorumlar bölümünden bizlerle paylaşabilirsiniz.

Stefan Zweig, bir kez daha insan ruhunun derinliklerine iniyor. Çocukluk ve gençlik hayallerinin, unutulmuş düşlerin saklandığı karanlıklara benzersiz üslubuyla ışık tutuyor. Etraflarındaki "yabancı, ateşli" dünyayla aralarında bir bağ kurabilmek için kabuklarından çıkmaya çabalayan tutkulu erkekler, kadınlar ve çocuklar bu öykülerin kahramanları. Unutulmuş Düşler okurları derinden etkileyecek bir öykü kitabıdır.

Ayrıca Zweig benzersiz üslubuyla, amaçlarının peşinden gidenleri, isimleri unutulanları, pişmanlıkları ve hatıraları hem hikaye içinde hikaye hem de mektup biçiminde anlatıyor. Zweig insanlığın ikilemlerinden ve kusurlarından bahsederken, iyimserliğini asla kaybetmiyor. Zweig'i bu kadar eşsiz yapan özelliği de bu olsa gerek. Okunması gereken bir şaheser. Kaçırılmamalı!

Yalnızlık boğuyordu onu, insanlara ne kadar ihtiyacı olduğunu ancak şimdi idrak ediyordu.

İnsanların varlığından, kolaycı davranışlarından, güvenlerinden, neşelerinden ve mutluluklarından her zaman yararlanmıştı. 

Gençlik yıllarında tam olarak yaşanmayan aşkın güzel rüyası, sorulamayan sorular, anlatılamayan arzular vardı, sözler verilir ama yerine getirilemezdi. 

Shakespeare'in o kutsal replikleri! Hoş ve duygusal replikler! 

Manzara masmavi, parlak bir mozaiği andıran gökyüzü bütün güzelliğiyle gözler önüne serilmişti.

Oysa benim tek dileğim on dört gün boyunca tek başıma kalıp kitaplara gömülmek, yürüyüşlere çıkmak, hayal kurmak ve rahatsız edilmeden uyumaktı. 


16 Haziran 2020 Salı

Bilim Kurgu Türünde Bir Kitap | Yaz Boyu Edebiyat Etkinliği

Herkese yeniden merhaba! Azkaban Firarisi'nin etkinliği olan Yaz Boyu Edebiyat Etkinliğimizin 3. haftasındayız. Önceki konuları okumak istiyorsanız buraya tıklayabilirsiniz. Sorularınız veya önerileriniz varsa yorumlar bölümünden bizlerle paylaşabilirsiniz.

Bu haftanın konusu da Bilim Kurgu Türünde Bir Kitap. En beğendiğim tür olur kendisi. Bilim Kurgu demek her şey demektir benim için. Özellikle de İtaki Yayınları'nın bilim kurgu serisini bilmeyen yoktur. Eğer ben bir bilim kurgu türünde bir kitap alacaksam sadece İtaki Yayınları'nın bilim kurgu serisine bakarak alırım. Hem görsel olarak hem de içeriği olarak önerdiğim bir yayınevi. Ben en çok yayınevlerinin yazım hatalarına çok dikkat ederim. Ama İtaki'de böyle bir sorun yaşamadım. Eğer bilim kurguya başlamak istiyorsanız İtaki Yayınları'ndan başlamanızı öneririm.

Aslında başka bir kitap paylaşmak istemedim bilim kurgu türünde. Favori kitaplarımın başında yer alan Fahrenheit 451'i sizlere paylaşmak istedim. Bu etkinlikte daha çok okuduğum kitapları paylaşmak istedim. Fakat ilerleyen yayınlarımda yeni bilim kurgu türünde kitaplar gelecektir. Fahrenheit 451'i bilenler bilir bence. Özellikle de Fahrenheit 451, yeryüzünde tek bir kitap kalacak olsa, o kitap olmaya aday. O kadar iddialı. Okuduğum en iyi bilim kurgu türünde bir kitap da derim. Açıkçası vermek istediği mesajı en iyi veren kitaplar arasına da girer. Özellikle de bu işin içine yakılan kitaplar da girince efsane bir serüvene katılıyorsunuz. Neden itfaiyeciler kitapları yakıyor? Beni özellikle de kitaba bağlayan sebeplerden birisiydi.

Bu eşsiz kitabı detaylı analiz yaparak yorumumu paylaşmıştım. Buraya tıklayarak da bakabilirsiniz. Kendinize çok iyi bakın, kitapla kalın!

Bir kadın kitaplar uğruna yanabiliyorsa, kitapların içinde bir şeyler olmalı.

İyi yazarlar genellikle hayatın gerçeklerine dokunuyorlardı. Bu bakımdan kitaplardan neden bu kadar nefret edildiğini, korkulduğunu anlıyor musunuz? Hayatın gerçek yönlerini veriyorlar.

Gözlerini merakla doldur ve sanki on saniye sonra ölecekmiş gibi yaşa... 

Gruplara ait olmaktan hep korkmuşumdur. Demokrat, cumhuriyetçi, komünist, faşist.. Olabildiğince kendim olmak istiyordum. 

Kitaplar, aptal olduğumuzu bize hatırlatmak için var. 

Filmler, dergiler, kitaplar bir çeşit puding hazırlama yönergesi düzeyine indi. 

En İyi Kurt Resmi *2020

   Kurt  avrasya ve kuzeye doğru canis cinsinden iri bir memelidir.K urt resmi çizimi  aslında kolay olmakla beraber zordurda.Türklerin Nişa...

Popüler Yayınlar