Herkese yeniden merhaba. Maalesef bu haftaki Ağaç Ev Sohbetleri'ne biraz geç kaldım. 8 Dakika için son aylarda olduğum için ona şimdilik yoğunlaşmış durumdayım. Umarım en kısa zamanda sizlerle buluşacak. Çok heyecanlıyım. Çünkü sizlerden gelecek kitap hakkındaki görüşlerinizi acayip merak ediyorum. Önerileriniz için şimdiden teşekkür ederim.
24. haftanın Ağaç Ev Sohbeti'nin konusunu Tante Rosa'dan geldi: Gözünüzü kapatın ve uçan bir balon olduğunuzu hayal edin... Yaşamdaki bazı ağırlıklar zaman zaman balonun yani bizlerin yükselmesini engeller. Peki bu ağırlıklar neler? Uçan bir balon, ama rengarenk olsun. Çünkü günümüz maalesef siyah ve beyaz. Yükselen gökdelenler, arabalar, toprak kirlenmiş durumda. Her şey beyaz ve siyah. Ya da biz böyle görüyoruz. Teknoloji bizi bu duruma mı getirdi? Sizi bilmem ama ben balonda yükseldikçe dünyanın kirli çamaşırlarını görüyorum. Sabahtan akşama kadar çalışan insanlar, egzoz gazıyla zehirlenen çevre... Sadece gürültü var. Ama nasıl bir gürültü. Stres, duygusuzluk ve kaygı. Gelecek kaygısı. İnsanlar ne kadar yüklerinden uzaklaşmakta isteseler yine de kurtulamıyorlar. Onun yerine kendi yaptıkları olumsuz her türlü şeyi görüyorlar. Onlara bakıyorum. Belki hayalleri böyle bir dünya değildi. Fakat ya şimdi? Amaçlarına ulaşabildiler mi? Kesinlikle hayır. Ne kadar balonla uçmak, bazı ağırlıklardan uzaklaşmak isteseler de bu yükten kurtulamıyorlar. Stres almış başını gidiyor. Yeni yeni hastalıklar çıkıyor. İnsanlar ne yapacaklarını bilmiyorlar. Gelecekleri için, özellikle de çocukları için endişeliler. Bu dünya nasıl oldu da bu hale geldi diye kara kara düşünüyorlar. Evet bir yerde hata yaptılar. Bitmeyen hırslar, daha da çok para kazanmanın verdiği olumsuz geri dönüşler dünyayı bir canavar evine dönüştürdü.
Ben bunu her zaman savunurum. Dünya, ne gök taşıyla ne de uzaylılarla istila edilmeyecek. Dünya kendi kendini yok edecek. Bunu yapanda dünyanın damarlarında yaşayan insanlar. İnsanlar kendi kuyusunu kazmaya böyle devam ederse vay halimize... Geri döndürülemez bir sonla karşı karşıya kalmak pek de uzak gözükmüyor. Sizce?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder