Herkese yeniden merhaba. Ne kadar da hızlı geçiyor günler değil mi? Bu hafta da maalesef geç kaldım. Fakat yazanların yazılarını da kaçırmadan okumaya devam ediyorum. Ağaç Ev Sohbetleri'ne katılan ve destek veren herkese çok teşekkür ederim. Özellikle canım arkadaşım Sade ve Derin'e...
Bu etkinlikte siz de söz sahibi olabilirsiniz. Tartışmak istediğiniz veya herhangi bir konuda farklı görüşleri merak ediyorsanız, katılın derim! Blog sayfanızın içeriği farklı olabilir ama genel ortak bir katılımla farklı görüşleri okumak, tanımadığımız blog arkadaşlarımızı veya yeni katılanları tanımak aracılığıyla bu etkinlikte tanımış olacağız. Bir nevi kalabalıktan kaçıp, bir ağaç evde toplaşıp sohbet etmek. Haftanın sonunda da konuyla ilgili içerik yazan bütün bloggerların linki paylaşmış olacak. Böylece bu etkinlik unutulmayacak. Şimdiden iyi okumalar...
Bir sonraki hafta için konu önerim: 8 Mart Dünya Kadınlar günü sende neyi çağrıştırıyor? Ülkemizdeki ''kadın'' anlayışı nedir?
Bu haftanın konusunu da Manxcat/Kuyruksuz Kedi'den geldi: Kimsin sen? Kendini ne kadar tanıyorsun? Sahi, nasıl tanırız kendimizi? Nasıl buluruz hayattan ne istediğimizi? Ne kadar gerçekten "ben" olabiliriz acaba?
Ben kendimi tanımlayabilirim, fakat insan kendini en iyi karşısındakine göre şekillenir. Sonuçta kendimizi tanıtırken hep iyi yanlarımızı söyleriz. Bence bu çok da gerçekçi değil bana göre. Eğer bir insanı yakından tanımak istiyorsanız ya onunla birlikte bir işte olun ya da bir geziye çıkın işte o zaman onu tanırsınız. Sınırlarını, fikirlerini, huylarını tanırsınız. İşte insan o zaman kendini tanıtır.
İnsanlar da kendini tanıtırken genel geçer yargılardan yararlanır. İsmi, işi, belki yaşıyla ilgili bilgiler verir. Fakat kişisel bilgilerini vermez. O kişisel bilgileri onunla zaman geçirerek öğrenebilirsiniz. Hayata bakış açısını ya da diğerlerini ona gözlemci bir bakış açısıyla bakarsanız görebilmeniz mümkün. Örneğin ben, gözlem yapmayı çok severim. Hem kitabım için hem de insanların yüz ifadesinden bir şeyler okumak çok hoşuma gidiyor. Sinirli mi, kızgın mı işte bunun gibi bilgileri de sahip olabiliyorsunuz. Beden Dili adında bir kitap okumuştum. Hatta kişisel gelişim kitaplarındaydı. Ona buradan ulaşabilirsiniz, beden dili hakkında birçok bilgi vardı. İnsanların oturuş tarzı, göz bebekleri, el ve kol hareketleri birçok şeyi anlatmakta. Sizin sormak istemediğiniz fakat merak da ettiğiniz soruları bir gözlemci bakış açısıyla çözebilirsiniz.
Şu sıralar özellikle sosyal medyanın çağır aşmış popülerliği insanları daha da bunalıma soktu bence. Sosyal medyada kendini hep iyi gösteren yanıyla paylaşanların aslında hiçte öyle bir dünyaya sahip olmadığını biliyoruz bence. Maskeyi takip, birkaç takipçi kazanmak için yapılan bir tiyatro oyunu. Cidden gerçekten ben ya da biz olabiliyor muyuz? Bence hayır. İnsanlar sadece kendini düşünüyor ve geleceği de dikkate almıyor. Tıpkı bugünkü gibi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder