Herkese yeniden merhaba. Evet kitaplara hemen başladım. Son okuduğum kitap olan Siyah Kan'a ara verdim. Ve bu güzel klasikleri başladım. Ben gizem dolu, sizi sarsacak kitapları kışın okumayı çok seviyorum. Bu yüzden Jean Christopher Grange' nin son iki kitabını sonraya sakladım. Peki siz şu an hangi kitapları okuyorsunuz? Yorumlar kısmında merakla bekliyor olacağım. Son derece sürükleyici ve tasvirleriyle kitap, hemen bitiyor. Benim önerim kitap alışverişimde de değindiğim gibi kitapları setli almanızı öneririm. Zaten kitaplar kısa olduğundan dolayı hemen bitiyor. Ve böylece diğer kitaba hızlıca geçebiliyorsunuz. Daha önce hiç Stefan Zweig okumayanlar için kesinlikle başlamanızı öneririm. Zaman kaybetmeden başlamalısınız yoksa vicdan azabı çekebilirsiniz. :) Hadi başlayalım...
İsimsiz bir adam, isimsiz bir kadın ve bir otel. Kavurucu bir yaz mevsimi. Stefan Zweig, tatil için geldiği otelde genç bir kadına rastlayan ve ona saplantılı bir tutku duyan isimsiz bir adamın hikayesini anlatıyor. Yaklaşmakta olan fırtınayla bir adamın saklı duygularını ilişkilendirerek, okurları imgelerle süslü bir yolculuğa çıkartıyor. Belirtmek isterim ki alıştığımız bir Stefan Zweig kitaplarından değil. Doğa ve canlılarla kurduğu tasvirler kitaba ayrı bir hava katmış. Hikayede anlatılan isimsiz bir adamın yaz sıcağı gibi kurak olan kalbini, otelde karşılaştığı ve ona saplantılı bir şekilde aşık olan kalbinin duyguları yeniden canlanıyor. Sanki kuru bir toprağa su verilmiş gibi... Saplantılı ve bir o kadar da çalkantılı duygular içerisinde kaybolan bir çocuk gibi... İyi Okumalar!
Yağmur yağdı, yağdı, uğuldayan narin gece harika bir beşik olmuştu ve ben kucağına kıvrılıp uykuya daldım.
Güçlüydüm, çünkü içimde beklediğini alamayan tüm doğanın susuzluğunu ve hasret çeken koca bir dünyanın umudunu taşıyordum.
Bitkilerin günbegün solduğu, ağaçların kuruduğu, çayların sularının çekildiği ve her bir canlının günden güne öldüğü bu çürüyen dünyada, saatler bile avarelik ediyor ağır aksak ilerliyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder